İş Dünyası Sanata Evet Dedi - Tuğçe Nuhoğlu

Yazar: Tuğçe Nuhoğlu | 27.02.2021

Genel olarak sanat, insanların doğa karşısındaki duygu ve düşüncelerini çizgi, renk, biçim, ses, söz ve ritim gibi araçlarla güzel ve etkili bir biçimde, kişisel bir üslupla ifade etme çabasından doğan ruhsal bir faaliyettir. (Aytaç, 1981)

İş dünyasında bireyin başarıyı yakalamak ve öncü olabilmek adına iletişim yönünü geliştirmesi gerekmektedir. Yaşamı bir sunum sahnesi olarak kabul edersek, iletilmek istenen mesajlar ancak etkili bir biçimde sunularak iletilebilir. Birey; ancak etkileme ve ikna gücündeki başarılarını, kişilik yapısıyla birleştirerek, iletişim becerilerini daha da ileriye taşıyabilir. Bu nedenle, beden dili, konuşma dili ve farkındalık büyük önem kazanır.

Ne kadar birbirinden uzak oldukları düşünülse de aslında iş hayatı sahne sanatları ile iç içedir. Üst-yönetim olmak üzere, işyerindeki çalışanları ya da grupları etkileme ve ikna etme yeteneklerini geliştirmek için tasarlanmış programlar oluşturulmaktadır. Son dönemlerde sektöründe öncü olan firmalar bunu fark etmiş ve çalışanlarına temel oyunculuk eğitimi vermeye başlamıştır. İyi bir yönetici olmak adına geliştirilmesi gereken her alanın karşılığında bir sanat metodu bulunmaktadır. Örneklendirirsek;

Bir Sunum, temelde o konu hakkında duygu ve düşüncelerinizi ifade etme biçimimizdir. Sunum yaparken beden duruşu ve tonlama büyük bir önem taşır. Sunum sırasında ses kullanım biçimi fikre duyulan inanç ve özgüvenin bir yansımasıdır. Yani sanattaki karşılığı ses diksiyon eğitimidir.

Sunumlarda en önemli konulardan bir tanesi de el kullanımıdır. Sanattaki karşılığı beden dili kullanımı ve beden okuması. Sunum sırasında elinizi nereye koyacağınızı bilemezsiniz. Böyle zamanlarda, diğer elinize hafifçe temas ediyor olmanız tavsiye edebileceğim ipuçlarından bir tanesidir. İkincisi ise elde bir obje taşınıyor olmasıdır. Bir başka örnek verirsek, Toplantı sırasında eğer birisi eli arkada bir şey anlatıyorsa, bu temelinde karşısındaki kişiye tehdit yöneliminde olduğunu göstermektedir. Bu da karşı tarafta dirence sebep olur.

Ya da bir konuyu bilmek, anlatmak için yeterlidir diye düşünülür ama anlatım biçimleri kendi içlerinde bir çok farklı anlatım ve nüans yaratır. Anlatım içinde çatışma denilen olay örgüsü doğru kurulup ifadelenmediği takdirde karşı tarafın dinleme ve ikna olma ihtimalini sıfıra indirger. Bununda sanat eğitiminde ki karşılığı hikaye anlatıcılığıdır.

Kısacası yönetici kendi alanı içerisinde bir sahne sanatçısına dönüşür.

Böylelikle erken yaşlarda doğru diyafram kullanımı, beden dili ve anlatım becerilerinin arttırılması ve temel oyunculuk eğitimi alınması gelecekte iyi bir yönetici olma adına büyük faydalar sağlar.